Makaleye şu sözlerle başlamak isterim:
Albert Einstein’ da dediği gibi,”Sezgisel akıl kutsal bir hediye iken
rasyonel akıl sadık bir hizmetçidir. Öyle bir toplum yarattık ki o toplum
hediyeyi unuttu ve sadece hizmetçiyi onurlandırıyor.”Ben bir yazarım ve Spiritüel Arkeolog olmayı da seviyorum ve çabasındayım. Toprağın altından kalıntılar ve eserler çıkarmak muhteşemdir lakin enerji alanlarını çıkarmak,ifşa etmek, bir toprağın değil bir insanın da kendinde gömdüğü enerji ağını ortaya çıkarmak ilgimi çeken konulardır. Bu ağlar nasıl ortaya çıkar ve örülür derseniz;rüyalarınız,ilhamlarınız,sezgileriniz ve sizde yer alan frekans hattınızla örülür.
Şimdi bende bana bildirilen “Göksel salgın bütün betonları dondurdu” mesajından sonra araştırmaya geçtim, araştırmanın tamamını burada tek makale ile vermem mümkün değildir o nedenle gelin bir an önce başlayalım.
“(Düşünün ki) bugün birçok fizikçinin taşıdığı düşünceye göre Güneş ve tüm gezegenler zaman içinde yaşam için fazla soğuk hale gelecek;elbette ki muazzam bir cisim Güneş’e dalmaz ve böylelikle ona taze bir yaşam sunmazsa…İnanışıma göre de uzak gelecekteki insan,şimdi olduğundan çok daha ötede,mükemmel bir varlık olacak ve ve onun ve diğer tüm sezgi sahibi varlıkların böylesi uzun süren,yavaş bir gelişim süreci sonrasında tamamen yok edilmeye mahkum olduğu düşüncesi dayanılır gibi değil.”-CHARLES DARWIN-
Charles’in düşüncesi açıktır, düşünün ki diye başlar ve sezgisel varlık olan insan’ın yavaş bir gelişim göstermesinin felaketinin düşüncesi ile bizi karşılaştırır. Düşünce antimadde ve enerjidir bunu bildiğimize göre sözlerinin analizi her bilinç için kolay olacaktır.
Shakespeare’in dediği gibi,bütün dünya bir sahneyse o zaman bir üçüncü perde de olmalı.Birinci perde de Büyük Patlama ve Dünya’da yaşam ile bilincin oluşumunu gördük.İkinci perde de muhtemelen yıldızları ve gökadaları keşfetmek üzere yaşayacağız. Burada parantez açalım (birey önce kendisini keşfetmeli çünkü bu bizi bekleyen sonda ancak herkes kendi kendisini kurtarabilsin) Nihayetinde üçüncü perdede ise Büyük Donma ile evrenin nihai ölümü ile yüzleşeceğiz.
Termodinamiğin üç yasasına göre senaryonun eninde sonunda bu yasaları izlemek zorunda olduğunun yansıması mevcuttur. On dokuzuncu yüzyılda fizikçiler ısı fiziğini idare eden termodinamiğinin üç yasasını formüle etti ve evrenin olası ölümünü düşünüp taşınmaya başladı. Büyük alman fizikçi Hermann von Helmholtz, 1854 yılında termodinamik yasaların
evrene bir bütün olarak uygulanabileceğini, yani yıldızlar ve gökadalar dahil olmak üzere çevremizde gördüğümüz her şeyin nihayetinde tükenmek zorunda kalacağını fark etti.
Fiziği uygulayarak evreni açıklama girişimlerindeki ilklerden biri 1969’da Sör Martin Rees tarafından yazılmış olan “Evrenin çöküşü:Bir Kıyametbilimsel Çalışma” adlı makaleydi.O zamanlar Omega’nın değeri halen büyük oranda bilinmiyordu. Bu nedenle o da bu değeri iki olarak aldı,yani sonunda evren genişlemeyi durduracak ve Büyük Donma yerine Büyük Çöküş ile ölecekti. Gökadalar bize doğru yarışmaya başlarken gökyüzünde kırmızıya kayma da maviye kaymaya dönecekti.
WMAP uydusundan gelen son veriler her nasılsa Büyük Donma’yı onaylıyor.Evrenin yaşam tarihini incelemek için Michigan Üniversitesi’nde Fred Adams ve Greg Laughlin gibi bilim insanları evrenin yaşını beş ayrı aşamaya bölmeye çalıştı.Gerçekten astronomik bir zaman ölçeği tartıştığımıza göre de logaritmik bir zaman ölçeği 10 üzeri 20,20 yıl olarak temsil edilmiştir. Bir türlü akıllarından çıkmayan soru:Zeki yaşam,hünerlerini bir şekilde bu aşamalardan,bir dizi doğal afetten ve hatta evrenin ölümünden sağ çıkmak için kullanabilir mi?
Bu aşamaları başlıklar altında verip asıl sorumuza geri dönelim.
Aşama 1:İlkel Dönem-2:Yıldızlı Dönem-3:Yoz Dönem-4:Kara Delik Dönemi-5:Karanlık Dönem.
Fizikçi Freeman Dyson ve diğerleri ölmekte olan bir evrenle başa çıkmaya çalışan zeki yaşamın fiziğini yeniden incelemiştir. Sordukları şey,sıcaklıklar mutlak sıfır noktasının yakınına kadar düşse bile zeki yaşamın kurtulması için yaratıcı yollar bulunup bulunamayacağıdır. Sıcaklık tüm evrende düşmeye başladığında canlılar ilk olarak genetik mühendisliğinden yararlanarak vücut sıcaklıklarını düşürmeye çalışır.Böylece azalan mevcut enerjilerini çok daha verimli bir şekilde kullanabilirler. Ancak vücut sıcaklıkları nihayetinde suyun donma noktasına varacaktır. Bu kez de zeki varlıklar etten ve kemikten oluşan dayanıksız bedenlerini terk etmek zorunda kalabilir ve robotik bedenlere bürünebilirler.Mekanik bedenler soğuğa etten çok daha iyi karşı koyar.Ancak makinelere de robotlar için bile yaşamı son derece zor hale getiren bilgi kuramı ve termodinamik yasalarına uymak zorundadır.
Zeki varlıklar robotik bedenlerini de terk edip kendilerini saf bilince dönüştürseler bile ortada halen bir bilgi işleme sorunu vardır.Sıcaklık düşmeye devam ettikçe hayatta kalmanın tek yolu “daha yavaş”düşünmek olacaktır. Dyson becerikli bir yaşam formunun bilgiyi işlemek için gereken süreyi yayarak ve aynı zamanda korunan enerjiyi hazırda tutarak belirsiz bir miktar süre için halen düşünebildiğinde karar kılmıştır.Her ne kadar bilgiyi düşünmek ve işlemek için gereken fiziksel zaman milyarlarca yıla yayılabilir olsa da zeki varlıkların kendileri tarafından sezilen “öznel zaman”aynı kalacaktır.Farkı asla anlayamayacaklardır.
Halen derin düşünmelere dalabilir ancak bunu çok daha yavaş bir zaman ölçeğinde yapacaklardır. Dyson tuhaf ancak olumlu bir not ile bu sayede zeki yaşamın bilgi işleyebileceği ve süresiz olarak “düşünebileceği” sonucuna varmıştır. Tek bir düşünceyi işlemek trilyonlarca yıl sürebilir ancak “öznel zaman” bakımından düşünme işi normal olarak sürecektir. Gerçi zeki varlıklar daha yavaş düşünürse belki de evrendeki kozmik kuantum geçişlerine tanıklık edebiilirler. Öznel zamandaki trilyonlarca yıl sıkıştırılacak ve bu canlılar için zaman yalnızca birkaç saniye gibi gelebilecektir;öyle yavaş düşüneceklerdir ki tuhaf kuantum olaylarının sürekli yaşandığını görüyor olabileceklerdir. Yani düzenli olarak aniden beliren baloncuk evrenler ya da alternatif evrenlere yönelen kuantum sıçramaları görebilirler.
Alimlerimizden,ulularımızdan ve mitolojiden de görürüz ki düşünce gücü ile bedenini taşıma,soğuk,sıcak ve açlık gibi etkenlerden etkilenmeme ve vücut frekans seviyeni belli bir boyut frekansına eşlediğinde alternatif evren boyut kapılarının açık olduğu da hep bizlere anlatılmıştır. Kozmolojik sabit sıfıra yakınsa,evren uykuda beklerken ve daha yavaş düşünürken zeki yaşamın süresiz şekilde düşünebildiğini anlarız. Ancak bizimki gibi hızlanan evrende bu olanıksız gibi görünür. Fizik yasalarına göre tüm zeki yaşam yok olmaya mahkumdur düşüncesi sen yavaşlar ve derin düşünme ile kendi alemini keşfedersen diğer alemlerinde içinde dürülü olduğunu görürsün. Önemli olan belki de bedeni toprak etmeden de taşıyabilmendir. “Ölmeden önce ölünüz”dediler de biz anladık mı?
Sevgiler,
Canan Güven.01/2024