BAZI BİLDİRİMLER GÖZARDI EDİLMEMELİ

19.yüzyılın büyük İngiliz bilim insanı Michael FARADAY kendi dünyasında fakirlik içinde geçen gençliği dolayısıyla matematik alanında cahildi.  Bu nedenle defteri denklemlerle değil, fizikteki kuvvet çizgilerinin elle çizilmiş resimleriyle doluydu. Matematik alanındaki eğitimsizliği, kuvvet çizgilerinin bugün herhangi bir fizik kitabında bulunabilecek güzellikte çizimlerini yaratmasına yol açmıştır. Fiziksel bir resim, çoğu zaman onu tarif etmek için kullanılan matematikten daha fazla önem taşır. Faraday günü geldi Londra’daki Kraliyet Enstitüsü’nde Prof. Davy’in derslerini izlemeye gitti. Davy’in gözleri bir kimya deneyinde yanarak kör oldu ve Faraday’ı kendisine sekreter olarak tuttu. Günü geldi bilim insanlarının güvenini yavaş yavaş kazanmaya başladı ve buraya dikkat çekmek gerekir ki çoğu zaman da hafife alınırdı ancak kendi önemli deneylerini de yapmasına izin verilirdi. Yıllar geçmiş Davy ününü gölgede bırakan genç asistanının sergilediği deha karşısında giderek artan kıskançlığı hissetmeye başlamıştı. Davy’nin ölümünün ardından Faraday, koskoca şehirlere enerji sağlayacak ve dünya uygarlığının gidişatını değiştirecek olan jeneratörlerin yaratılmasına yol açan nefes kesici bir sürü buluşu yapmak için serbest kaldı.

Michael Faraday’ın kuvvet alanlarındaki keşfi elektrikli buldozerlerden günümüzün bilgisayarlarına, internete ve ipod’lara varıncaya kadar çağdaş uygarlığı harekete geçiren kuvvetleridir. O kadardır ki Faraday’ın kuvvet alanları, Einstein için bile esin kaynağı olmuştur. Einstein kütle çekim kuramı çalışmasında kuvvet alanlarından yola çıkarak yazmıştır. Michio Kaku da sicim kuramını Faraday’ın kuvvet alanları cinsinden ilerlemiş ve sicim alan kuramının kurucusu olmuştur.

Bu tip hikâyeler çoktur ancak adını ezberlediğimiz bilim insanlarının da bir yerlerden esinlenerek bilgiyi üstüne katarak, buluşlar yapmışlar. Ve buluşlarını çağdaş uygarlık için kullanmışlardır. Faraday fakir ve bir demircinin oğlu iken sadece gözlemleyerek ve gördüklerine hayret ederek ilgisini yoğunlaştırdığı yerden çekmemiştir. Hafife alınsa da kendisine zaman vermiş ve elindeki bilgi materyalleri yetersizken bile çizim yeteneğinden dolayı kendine kendince çözümler bulmuş ve bugün çağdaş fiziğin tamamı, Faraday’ın dili ile yazılmıştır. Matematik bilmemesi onu deha yapmaktan alıkoyamamıştır.

Herkes bilim insanı olamaz belki ama herkesin iç dünyasında yapabildiği yeteneği vardır ve onlar çocukluğumuzdan beri bizlerin yakasını bırakmaz. Yapabilecekleriniz, yetenekleriniz elinizin altındayken üstüne yoğunlaşmak ve o yeteneklere sarılmak ruhunuzu kendi müziğinizle dans ettirmek gibidir. Dış dünyanız kaosda olsa bile bir yere çekilip kendiniz ve yeteneğinizle baş başa kaldığınızda o kaosdan çıkmış ve potansiyelinize sarılmışsınızdır ve bu çoğu zaman insana kendini iyi hissettirir, şifalandırır. Günün sonunda maddi olarak kazanamadığımız şeyler için onları görmezden gelmek, ruhu gri sularda yüzdürmek gibidir.

Biz hepimiz belli başlı yeteneklerle dünyaya geliriz. Kimi bundan ne kazanacağım sanki der hayatı boyunca o sesi susturur. Kimisi FARADAY gibi yeteneğini merakı ile buluşturur tarihe adını yazdırır. Kimisi de çok geç fark etmiştir bugüne kadar açamadığı o sesi duyduğunda huzurdadır ve hep oraya çekilmek ister, çekilebildiği kadar o alanda kalır ve kalmak için de elinden geleni yapar. Önemli olan da bizim her zaman ruhumuzu gri sularda yüzdüren yapmak zorunda olduklarımızdan çok, kendi müziğini bulmanın eşliğinde yaşamda alan açmak, o alandayken yeteneğinle dans etmek, hayatı yaşarken zorluk ve kolaylık adında dengelemek değil midir? Zorluk varsa kolaylık da vardır. Faraday “Ben bir demircinin oğluyum, fakirim, matematik eğitimi alacak bir param bile yok” deyip kenara çekilmemiştir. En iyi yaptığı şey kalemini dans ettirerek denklemlere meydan okuyan çizimlerine sarılmıştır. Yoksa eğer sarılacak kimsen ya da başka bir şey elinde kalanlarını yoklarsın, dışarıda bakacağın, bulacağın bir şeyin kalmadığında eline bakarsın. İnsan ne büyük bir mucittir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You May Also Like

İçtenlik Dehanın Kaynağıdır

 Benim içtenliğim karşımdaki insana göre değişmiyor. Anlayışlı ve hoşgörülü olmak sizin tüm kaprislerinizi ve haksızlıklarınızı görmezden gelmek anlamına da gelmiyor, gayet de güzel görünüyor ve anlaşılıyorsunuz. Aramızdaki en büyük fark…
Görüntüle

YOLCULUK

Bana öğretselerdi, kendim olmayı, yolculuğun en değerlisinin kendine yolculuk olduğunu bilselerdi belki de bu yolculuk başka olacaktı… Başkalarına göre nasıl göründüğüm öğretildi, nerede konuşmam gerektiği ve nerede susmam gerektiği… Kahkalarımın,…
Görüntüle

MIKNATIS

Bir mıknatıs gibi, insanlar birbirlerine yaralarından çekilirlerdi. Bazıları, yaralıymış gibi sana çekilirdi, tüm gizlilikler, zaaflar, yaralar öğrenilmeye çalışılırdı. Gün gelip sana karşı kullanılması için “bak seni yarandan vururum demek için…”…
Görüntüle

SONBAHARA UYANMAK

İçinde bastırdığın seslerin, dışarıdan sana dönmeye başlayan kelimelerin gibi, İçinde bastırdığın, ertelediklerin ve zaman verdiklerinin, dışarıdan sana dönmeye başlayan suretleri gibi, Kapıyı tıkladılar duymadın, zorladılar açmadın, Baktılar bu duymamazlık hayra…
Görüntüle

AŞK’IN TARİFİ

Kilometrelerce yürüdüğün yolun adıdır Aşk. Beraber yürüdüğün, ellerinde ki yüklerini bırakacağın bir yerin olmadığında bile, taşıdığın yükün, ellerinizdeki oluşan izlerini ve morarmış parmaklarınızı yarıştırdığınız zamanların adıdır AŞK. Hanginizin yükünün ağır…
Görüntüle