Erillikten yoksun kalmış, sadece kadınlarla var olmuş bir evde her sabah savaşa gidercesine disiplinle güne uyanan bir tabur asker. İlk yaptıkları, ellerini ve yüzlerini yıkar gibi, yüzlerine ve kalplerine geçirdikleri çelik zırhtan maskeleri ile topuklarını çoktan kırıp kenara fırlattıkları ayakkabılarını giymek oluyordu. Tarih onların evlerinde başka yazılıyordu. Okul yıllarında hiçbir zaman öğrenmekte zorlanmayacağı savaşın nedenleri ve altyapısı her geçen gün etekleriyle ördükleri çatılarının altında yaşanıyordu

ETEKLERLE ÖRÜLÜ ÇATI

Henüz gün ortasındayken akşamı getirmenin acelesinde perdesini örtmüştü gökyüzü. Sağanakla akan gözyaşları yeryüzünü doldurmuş, bağırır gibi kulakları çınlatan, kalpleri titreten şimşeklerle dolu bir öğlen vaktiydi. Tavanı alçak, duvarları kalın odalarının…
Görüntüle