Baş ağrısı ile uyandığı bir sabahtı. Hayatını bir film karesine sığdırılmış gibi zihninden izledi. Hep aklında planları sıralanmış olurdu. A planı, B planı hatta yeri gelir acil durum planları olurdu.…
Şimdi yüreğime saplanan okları, İnce ve cam bir cımbızla çekerken, Kurumuş dallar gibi kalıyorum, Hiç bilmediğim bir coğrafya beni çekerken, İçimde başlayan göç, Hardal rengine boyarken yamaçlarımı, Mahcubiyetle sığınıyorum, Kıramadığım…
O gün büsbütün güzeldi. Hiç yaşanmamış şeyler gibi güzeldi. Hayatın eşiğinde, düşüncenin içinde, son bir defa gördüğümüz şeyler gibi güzeldi. Hele bir gece olsun, şiir çıksın dolunayda, bedensiz bir ruh…
Akşam olmuş herkes evlerine gidebilme telaşındayken o henüz evden yeni çıkmıştı. Hava hafif yağmurlu, sokaklar ıslaktı. Yağmurun değdiği ağaç dallarından süzülen damlalar zihninde gözyaşını canlandırmıştı. Gökyüzünün ağlamasıyla birçok canlı besleniyordu.…
Bazı adımlar cesaretin devamlılığını ister. Sen cesaret koyarsın, yolun nerede ve kimlerle kesişeceği ise, hayatın senin için planladığı düzene bağlıdır. Senin kalacağın yer, yapabildiğin şeyi yılmadan devam ettirmek olacaktır. Mihr-i…
Nereden bilirsen, oradan yaklaş… O! Nefes alabilme şansını bize verdikçe, her zaman bir umut vardı. Bir telefonla sana ihtiyacım var demiş, sohbete girerken, gördüğüm o mu, değil mi emin değilim…
“Konuşan yerler yüreklerdi ve aynı aşkın vurgunu olmaktı.”Modern çağın dervişi gibi yola koyulmuştu, plansız ve programsızlardı. Yola çıkmadan, niyet ettiğinle değil, yolun götürdüğü ile buluşurdun. O yol ki belki bir…